Adı halk arasında pek bilinmemekle beraber Pityriasis Rosea sık görülen deri hastalıklarından biridir. Hastalığın adı yüzde görülen ‘Gül Hastalığı’nı çağrıştırırsa da onunla bir ilgisi yoktur. Öncelikle gövdeye yerleşir ve tipik görüntüsü ile tanısı kolayca konur. Normal şartlarda tedavisi kolay olan hastalık tahriş edilirse deri üzerinde yayılabilir ve ‘Eritrodermi’ denilen çok ciddi bir komplikasyon oluşabilir. Bu yüzden erken ve doğru bir yaklaşım tedavi sürecini kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır.
Pityriasis Rosea Nedir?
Pityriasis Rosea genellikle genç erişkinlerde görülen, gövdede simetrik dağılımlı, kırmızı ve kepekli plaklarla kendini gösteren bir hastalıktır. Sonbahar ve kış aylarında daha sık görülür. Dermatoloji polikliniğine başvuran hastaların içinde yaklaşık %1 kadarı Pityriasis Rosea tanısı almaktadır. Her iki cinste gençlerde ve erişkinlerde görülür. Çocuklarda ve yaşlılarda nadiren görülebilir.
Kesin sebebi bilinmemektedir. Kalabalık yaşam alanlarında daha sık görülmesi mikrobik bir nedeni akla getirmektedir. Ancak vücudun mikroba karşı bir tür aşırı duyarlılık reaksiyonu da olabilir. Alerjiye yatkın (atopik) kişilerde daha sık gözlenmektedir. Hastalığa sebep olan mikrobun viral kökenli olduğu sanılmakla beraber kesin ispatlanmamıştır. Yani bulaşıcı olup olmadığı belirsizdir. Stres hem hastalığı başlatabilmekte hem de şiddetini artırabilmektedir. Gebelik hastalığın ağır seyretmesine yol açabilir.
Pityriasis Rosea Neden Olur?
Hastalığın kesin sebebi bilmemekle beraber aşağıda belirtilenler muhtemel sebepler arasında sıralanabilir;
- Özellikle virüs gibi mikrobik sebepler
- Mikroba karşı aşırı duyarlık gelişmesi
- Stres, depresyon gibi psikolojik sebepler
- Bazı ilaçlara karşı aşırı duyarlılık reaksiyonu
- Mesleğe bağlı bir takım kimyasallara maruz kalmak
- Gıda katkı maddelerine karşı aşırı duyarlılık
Pityriasis Roseanın Belirtileri Nelerdir?
Genellikle deri belirtilerinden önce çıkan haberci belirtiler görülmez. Ancak nadiren baş ağrısı veya kırıklık gibi şüpheli belirtiler olabilir.
Deride oluşan ilk belirti ‘Madalyon’ adı verilen öncü bir plaktır. Madalyon belirtisi hastaların %80’inde görülür. Genellikle gövdede ya da kol ve bacakların gövdeye yakın kısımlarına yerleşir. Çoğu vakada bir tanedir. Oval ya da yuvarlak, 2-6 cm çapında, keskin kenarlı, açık kırmızı renkte olup üzerinde ince kepekler vardır. Ortadaki alanda sağlam deri gözlenir. Bu görüntü güle benzetilmiş ve hastalığa ‘ince kepekli gül’ anlamında ‘Pityriasis Rosea’ denmiştir.
Madalyon plağın çıkışından 5-15 gün sonra genellikle gövdede yerleşimli olan yaygın bir döküntü gelişir. Bu lezyonlar simetrik ve çok sayıdadır, öncü plağın küçük bir örneği gibidirler. 0,5-1,5 cm çapında, kenarları hafif yüksek, ince kepekli oval plaklardır. Gövdedeki genel dağılımda dizilişleri bir çam ağacının dallarına benzemektedir. Üzerlerinde yakalık tarzında bir soyulma olur. Hafif bir kaşıntı genellikle mevcuttur. Kaşıntı bazen şiddetli de olabilir. Yanlış tedavi yaklaşımları ya da hastaların yanlış davranışlarıyla kaşıntı çok şiddetlenebilir. Nadiren boyun bölgesinde ya da yaygın olarak lenf bezlerinde şişlikler oluşabilir.
Deri belirtileri genellikle 1,5-2 ay sürer. Bazen daha da uzayabilir. Derinin tahriş edildiği durumlarda hastalık yaygınlaşır ve tedavi süresi uzar.
Vücudun Hangi Bölgelerinde Görülür?
Esas yerleşim yeri gövdedir. Buna kol ve bacakların gövdeye yakın kısımları eşlik edebilir. Normal şartlarda yüz, ön kol ve diz altında görülmez. Ancak nadir de olsa mekanik ve kimyasal tahrişlerle ya da yanlış tedavilerle hastalık yaygınlaşabilir ve ‘Eritrodermi’ denilen ve tüm vücuda yayılan kırmızı kepekli bir görünüm oluşabilir.
Pityriasis Rosea Hangi Hastalıklarla Karıştırılabilir?
Klinik muayene ile pityriasis rosea tanısı rahatlıkla konulabilmekle beraber aşağıdaki hastalıklar ayırıcı tanıda akla gelebilir;
- Samyeli (Pityriasis Versicolor)
- Psoriasis Guttata (Damla benzeri döküntülü Sedef Hastalığı)
- İlaç reaksiyonları
- Viral hastalık döküntüleri
- Tinea Corporis (Madalyon plak ile karışabilir)
- Pitiriyaziform Seboreik Dermatit
- Pitiriyazis Likenoides
Pityriasis Rosea Tedavisi Nasıldır?
Pityriasis Rosea tanısı koymak için ayrıntılı laboratuvar incelemelerine gerek yoktur. Tecrübeli bir dermatoloji uzmanı klinik muayene ile rahatlıkla Pityriasis Rosea tanısı koyabilir. Nadiren histopatolojik inceleme yapılabilir.
Hastaya hekimin vereceği ilaçlardan önce nelerden kaçınması gerektiği hususunda bilgilendirilmesi gerekir. Pityriasis Rosea’da deriye uygulanacak her türlü mekanik ve kimyasal tahriş hastalığın yaygınlaşmasına ve şiddetlenmesine yol açacaktır. Bu sebeple hastalara aşağıdaki tavsiyelerde bulunulur;
- Kolonya, parfüm ve deodorant kullanılmamalıdır.
- Banyoda kese ve lif kullanımı yasaklanmalıdır.
- Çok sıcak su ile banyo yapılmamalıdır.
- Ilık su ile yıkanılmalı, banyo sabunu seyrek kullanılmalıdır.
- Banyo sıklığı azaltılmalıdır.
- Sıkı, sentetik ve yünlü iç çamaşırı giyilmemelidir.
- Pamuklu ve sıkmayan iç çamaşırı giyilmelidir.
- Aşırı terlemeye yol açacak faaliyetlerden kaçınılmalıdır.
- Hasta tahriş edici bitkilerle temas etmemelidir.
Bu tavsiyelerin yanı sıra dermatoloji hekimi hastanın cilt yapısına, hastalığın evresi ve şiddetine uygun olarak gerek dıştan gerekse ağızdan uygulanan ilaçlarla hastalık belirtilerini kontrol altına alıp geriletmeye çalışır. Uyumlu ve kontrollerini aksatmayan hastalarda belirtiler genellikle birkaç haftada iz bırakmadan iyileşebilir.
Özetlemek gerekirse, Pityriasis Rosea hastalığı dermatoloji pratiğinde hiç de azımsanmayacak sıklıkta görülmektedir. Özellikle gövde mantarları ya da viral döküntüler ile karıştırılabilmesi yanlış tedavi süreçlerine sebep olabilir. Bu durum hastalığın gerileyecek yerde şiddetlenmesine, vücut yüzeyinde yaygınlaşmasına sebep olur ve hastaneye yatarak tedavi gerektiren Eritrodermi tablosu karşımıza çıkar. Komplikasyonun oluşmaması için erken dönemde doğru tanı ve tedavi yaklaşımı çok önemlidir. Bu şekilde hastaların tamamında günlük yaşantıyı bozmayan bir tedavi süreci yaşanmakta ve belirtiler iz bırakmadan iyileşebilmektedir.